Bilim dünyası, insan vücudunun en karmaşık ve göz ardı edilen bölgelerinden biri olan ağız mikrobiyomuna dikkat çekiyor. Son araştırmalar, ağızda yaşayan bazı bakteri ve mantar türlerinin, insan yaşamını tehdit eden pankreas kanseriyle doğrudan ilişkili olabileceğini ortaya koydu.
New York Üniversitesi’nden epidemiyolog Prof. Dr. Richard Hayes ve ekibi tarafından yürütülen geniş kapsamlı araştırmada, 50 ila 70 yaş arasındaki 300 binden fazla kişinin sağlık verileri ve ağız gargarası örnekleri incelendi. Elde edilen bulgular, belirli mikroorganizma kombinasyonlarının pankreas kanseri riskini üç kat artırdığını gösterdi.
Araştırmada özellikle üç bakteri türü – Porphyromonas gingivalis, Eubacterium nodatum ve Parvimonas micra – ile bir mantar türü olan Candida tropicalis’in, pankreas kanseri riskinde belirgin artışla ilişkilendirildiği tespit edildi. Buna karşılık, bazı yararlı bakteri türlerinin bu riski düşürdüğü de gözlendi.
Uzmanlar, bu zararlı mikropların tükürük yoluyla sindirim sistemine geçip pankreasa ulaşabildiğini düşünüyor. Ancak bu mikroorganizmaların doğrudan kansere yol açıp açmadığı henüz kesinleşmiş değil. Prof. Hayes, “Gözlemlediğimiz ilişki güçlü, ancak sebep-sonuç ilişkisini netleştirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var” diyerek dikkatli olunması gerektiğini vurguladı.
Araştırma kapsamında 445 pankreas kanseri hastası ile aynı yaş ve cinsiyet dağılımına sahip 445 sağlıklı bireyin verileri karşılaştırıldı. Sonuçta, belirli bakteri ve mantar dizilimlerinin hastalığın görülme olasılığını ciddi şekilde etkilediği ortaya çıktı.
Bilim insanları, ağız mikrobiyomunun yalnızca diş ve diş eti sağlığı açısından değil, kanser riskini belirlemede de bir biyobelirteç (biyomarker) olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor. Bu, gelecekte basit bir tükürük testiyle pankreas kanseri riskini erken dönemde tespit etmenin mümkün olabileceği anlamına geliyor.
Pankreas kanseri, genellikle erken dönemde belirti vermediği için “sessiz katil” olarak tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre pankreas kanserinde beş yıllık sağkalım oranı yalnızca yüzde 13 civarında.
Bu oran, kanserin genellikle ileri evrede teşhis edilmesinden kaynaklanıyor. Hastalık belirtileri, karın ağrısı, kilo kaybı, sarılık ve mide bulantısı gibi genel şikâyetlerle ortaya çıktığı için tanı süreci gecikebiliyor.
Uzmanlara göre, ağız sağlığına dikkat etmek, bu ölümcül hastalık riskini azaltmanın beklenmedik bir yolu olabilir. Diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve düzenli diş hekimi kontrolleri, sadece diş çürüklerini değil, sistemik hastalıkları da önlemede kritik rol oynuyor.
Benzer şekilde, damar sağlığını korumanın da hayati önem taşıdığını belirten uzmanlar, bu konuda yapılan uyarıların dikkate alınması gerektiğini vurguluyor. Ayrıntılar için Uzmanlardan Uyarı: Masajla Gelen Sessiz Tehlike – İnme Riski Artıyor başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.
New York Üniversitesi’nden Dr. Jiyoung Ahn, araştırmanın gelecekte kanser tarama yöntemlerini dönüştürebileceğini belirterek, “Ağız içindeki mikrobiyal çeşitliliği analiz ederek, pankreas kanseri taramasına en çok ihtiyaç duyan kişileri önceden tespit etmek mümkün olabilir,” dedi.
Bu yaklaşım, klasik kan testleri veya görüntüleme yöntemlerinden çok daha önce riskli bireyleri belirleme potansiyeline sahip. Eğer ağız mikrobiyomu ile pankreas kanseri arasındaki ilişki doğrulanırsa, tükürük testi gelecekte erken teşhisin en kolay yollarından biri haline gelebilir.
Araştırmanın sonuçları, ağız hijyeninin önemini bir kez daha ortaya koydu. Bilim insanlarına göre, günde en az iki kez diş fırçalamak ve diş ipi kullanmak, sadece estetik bir alışkanlık değil, hayati bir sağlık davranışı.
Prof. Hayes, “Ağız bakımı, vücudun sistemik dengesini korur. Mikroorganizmalar ağızdan bağırsaklara, oradan da diğer organlara geçebilir. Bu zincir kırıldığında ciddi hastalıklar ortaya çıkabiliyor,” ifadelerini kullandı.
Uzmanlar, sağlıklı bir ağız mikrobiyomunun korunması için düzenli diş hekimi kontrolünün yanı sıra dengeli beslenmenin, yeterli su tüketiminin ve aşırı şekerli gıdalardan kaçınmanın önemini vurguluyor.
Ayrıca antibiyotiklerin bilinçsiz kullanımı da mikrobiyom dengesini bozarak zararlı bakterilerin çoğalmasına yol açabiliyor.
Sonuç olarak, bu çalışma ağız sağlığının yalnızca estetik bir mesele değil, kanser gibi ölümcül hastalıklarla mücadelede temel bir unsur olduğunu gösteriyor. Bilim insanları, gelecekte yapılacak genetik ve mikrobiyolojik analizlerle bu ilişkinin netleştirilmesinin, tıp dünyasında devrim niteliğinde sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor.

Yorumlar
Loading…