Akdeniz Ateşi Hastalığı Nedir?

Akdeniz Ateşi Hastalığı nedir? Akdeniz Ateşi diğer adıyla Familial Mediterranean Fever, FMF; tekrarlayan yüksek ateş ile karın, akciğer ve eklemlerdeki ağrılarla ortaya çıkan kalıtsal bir hastalıktır. Genetik nedenlerle vücudun kendi kendini tetiklediği iltihaplı ataklarla ortaya çıkar. Ailevi Akdeniz Ateşi Hastalığı, otoenflamatuar bir hastalık olarak tanımlanır. Genellikle akut apandisti ile karıştırılır. Kalıtsal gen mutasyonu nedeniyle sebebi olmayan iltihabi bir durum oluşturur.

Bağışıklık sisteminin bu iltihapla baş edememesi halinde hastalık ortaya çıkar. Bu hastalığın ortaya çıkabilmesi için iki hastalık geninin bulunması gerekir. Bir hastalık geni taşımak hastalığı ortaya çıkarmaz. Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığı özellikle Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkelerde daha fazla görülmektedir. Türkiye ‘de, Kuzey Afrika’da, Ermenilerde, Araplar ve Yahudilerde yaygın görülmektedir.

Akdeniz ateşinin belirtileri genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar. Ataklarla devam eden bir hastalık türüdür. Ataklar olmadığında hasta tamamen sağlıklı gözükür. Ateşin sürekli eşlik ettiği karın zarında iltihaplanma nedeniyle şiddetli karın ağrıları olur. Göğüs kafesinde ağrı ve batma hissi (plevit-akciğer zarı iltihabı ) ve eklem ağrısı-şişliği (artrit ve eklem iltihabı) yaşanır. Bacakların ön yüzünde deride kızarıklık olabilir.

Bu şikâyetler fazla yakınılacak derecede değilse 3-4 gün içinde geçmektedir. Fakat eklemleri tutan ertritik ataklar haftalarca veya ayraca sürebilmektedir.  Tekrarlayan ataklar zaman içinde vücudumuzda amiloid adı verilen proteinin birikmesine neden olur. Bu protein genelde böbreklerde birikerek kronik böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir. Proteinin dokuların dışında birikmesi sonucu diğer organlara da zarar verebilir. Daha az olarak ise damar çeperlerinde birikerek vaskülite neden olabilir.

Akdeniz ateşi hastalığı belirtileri nelerdir diye soracak olursanız erkeklerde, testis torbasında şişme ve hassasiyet oluşturabilir. Genel olarak tek taraflı bir ağrıdır ve gün içinde ağrının şiddeti artabilir. Ağrıya şişlik ve kızarıklık da eşlik edebilir. Kandaki iltihaplanmaları arttırabilir. Eklemleri etkilerken genellikle ayak bileğini daha çok etkilemektedir. Daha sonra ise el bileği, kalça, omuz ve dirseklerde hastalık kendini belli eder. Eklemler oldukça şiş ve kızarık gözükür. Kabızlık hemen ardında ishal gözüktüğü de olmuştur.

Akdeniz Ateşi hastalığı bilindiği üzere tekrarlayan ataklardan oluşmaktadır. Bu atakların nelerden kaynaklandığı bilinmediğinde apandis zannedildiği hatta ameliyatı bile yapıldığı görülmüştür. Bundan kaynaklı atakların neyden kaynaklandığı bilmek önemlidir. Tabi ki atak olmaması için ne yapılması gerektiği aynı zamanda sonrasında ve sırasında ne yapılması gerektiği de önemlidir. FMF hastalığı genellikle karın ağrısı ve ateş gibi belirtiler ile kendini gösterir.

Düzenli ilaç tedavisi ve atak olmasın ve hastalığa bağlı ileride açığa çıkacak sorunların çıkmaması için kullanılır. Genellikle bilindik olan tek bir ilaç vardır o tercih edilir. Atak başlangıcında yatak istirahati önerilir. Geçirdiğiniz atak daha önceki geçirdiklerinize benziyor ise kendi imkânlarınız ile ağrı kesici veya iltihap sökücü alabilirsiniz. Bu süreçte bol bol sıvı tüketmelisiniz.

Kullandığınız ilacın dozunu doktorunuza sormadan artırmayınız. Zaten fayda sağlamamakta aksine bir de ishal, mide bulantısı gibi hastalıklarla uğraşmak zorunda kalırsınız. Akdeniz Ateşi Hastalığı (FMF) atağı nasıl geçer diye sorulursa, atak sırasında kortizon tedavisi kullanılması sadece bazı hastalarda şikâyetleri azaltmıştır. Atak sırasında Hepatit, Behçet ve MS gibi hastalıklarda kullanılan ilaçların kullanıldığı görülmüştür. Fakat bu ilaçlar faydalı olabilse de yen etkileri ataklara benzerdir. Aynı zamanda daha sonrasında getirdiği zararlarda daha ispatlanamamıştır.

Vücudunuzun ürettiği IL-1 maddesi atakların ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Bu maddeye karşı geliştirilmiş ilaçlar atakların şiddetini azaltır. Fakat bu ilacın da yan etkileri bulunur. Kısacası atakların olmaması için en önemli şey düzenli o bilenen ilacın kullanılmasıdır. Atak başlangıcında istirahat hastanın kendisini yoracak aktivitelerden kaçınması önemlidir. Bol sıvı alımı ve ağrı kesiciler ile bu süreç desteklenebilir.

Akdeniz Ateşi tanısı klinik araştırmalarına, aile genetiğe bakılarak, muayene bulgularına ve laboratuvar testlerine dayanarak konur. Bu testler kısaca belirtmek gerekirse lökosit yüksekliği sedimatasyon artışı, CRP yüksekliği ve fibrınojen yüksekliğine bakılır.

Hastalarda genetik inceleme yapılamasının yararı sınırlıdır. Bunun nedeni ise şimdiye kadar tanımlanan mutasyonlar Ailevi Akdeniz Ateşi hastalarının ancak %80’inde pozitif bulunabilmiştir. Zaten genel anlamda genetik testler tanıya yardımcı olsa da kesin tanı konusunda net bir kıstas olamamıştır. Bunun yanı sıra tipik olmayan olgularda genetik analizin yararlı olduğu durumlara da rastlanılmıştır. Çocuk çağında teşhis edilen bu hastalık Romatoloji dalında uzman bir doktor tarafından teşhis edilir. Uzman doktor hastanın belirtilerini dinler. Öncelikle fiziksel bir muayene gerçekleştirir.

FMF hastalığının kesin teşhisi için geçirilen atak sırasında yapılan kan testleri kullanılır.  Bu testler sonucunda kandaki iltihaplanma ortaya konur. Daha sonrasında yapılan genetik testler ile hastalığı neden olan MEFV genindeki mutasyon varlığı incelenir. Bütün araştırmalar sonucunda kesin bir tanıya varılır.

Akdeniz Ateşi hastalığı için kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Uygulanan tedavinin genel amacı hastanın durumunu stabilde tutmaktır. Verilen ilaçların amacı belirtilerin ve atakların önlenmesini sağlamaktır. Akdeniz Ateşi hastalığı için ülkemizde de yaygın kullanılan ilaçlar mevcuttur. Bu ilaçlar düzenli ve yeterli kullanıldığında atakların şiddetini ve sıklığını azaltmaktadır. Hap şeklinde alınan bu ilaç hastanın vücudundaki inflamasyonu azaltır. Bu ilaç atakları azaltmasının yanında tüm hastalarda amiloid gelişimini önlediği kanıtlanmıştır.

Hatta hastaların yarısında nöbetler tamamen kaybolmuştur. %30-%40’lık bir kesiminde ataklarda baskılanmalar sağlanmıştır. Fakat %10’lu kesiminde ataklar tam kontrol altına alınamamıştır. İlacını etki etmesinin en önemli şartı ise ilacı ömür boyu kullanmaktır. Atakların geçtiği varsayılıp ilaç doktor onayı olmadan bırakılırsa ataklar tekrar gelebilir. Bu ilacı hasta hamile kalsa bile kullanabilir. Bebeğe herhangi bir zararı olmadığı belirtilmiştir. Zaten bebeğin doğduktan sonrasında da sağlıklı bir anneye ihtiyacı olduğundan ilaç bırakılmamalıdır.

Bu kadar güçlü bir ilacın bazı yen etkileri bulunur. Genellikle mide bulantısı, karında kramplar ve ishal görülür. Bu belirtiler özellikle yüksek dozlarda kullanıldığında ortaya çıkar. Artrit tedavisi için kullanılan bu yaygın ilacın yanında ek olarak iltihaplanmayı önleyen nonsteroidal antiiflamatuar ilaçlar doktor tarafında verilebilen ilaçlardır. Akdeniz Ateşin’de ortaya çıkabilecek en önemli risk ise amiloidoz adlı dokularda fazla proteinini birikmesidir. Bu birikme başka hastalıklara da neden olabilmektedir. Eğer tanı konulmadan önce hastada amilidoz gelişmemişse herhangi bir organ zarar görmemiş demektir. O zaman hasta tamamen sağlıklı bir yaşam geçirebilir. Bu açıdan öncelikle bu hastalıkta öncelikle erken teşhisin önemi vurgulanır. Erken teşhis yapılabilmesi için ise hastanın aile öyküsü büyük önem taşımaktadır.

Hastalık Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde daha sık görüldüğünde bu dikkate alınmalıdır. Akdeniz Ateşi oluşması için hem annenin hem babanın bu geni taşıması gerektiği için öncelikle buraya bakılmaktadır.  Bu hastalık teşhis edildikten sonra tedavisine bakılmazsa organlarda geri dönülmez zararlar açmaktadır.

İlginizi çekebilir: Zatürre Hastalığı: Nedir, Belirtileri, Nedenleri, Tedavisi

Akdeniz Ateşi hastalarında en önemli sorun vücudun bazı yerlerinin enfeksiyon olmasıdır. Enfeksiyonla birlikte gelen şişkinlikler şiddetle ağrılara ve o bölgeyi hareket ettirememeye neden olmaktadır. Bazı yiyeceklerin enfeksiyon azalttığı bilindiğinden bu besinlerin tüketilmesinde fayda vardır.

Yağ kullanımında balık yağı, zeytinyağı, ceviz yağı, avokado yağı, kabak çekirdeği yağı, fındık yağı gibi kuruyemişlerden elde edilen yağlar omega 3 tarafından zengin olduğu için bu yağların tüketilmesinde fayda vardır.

Taze meyve ve sebzeler tüketilmelidir. Özellikle renkli meyve sebzelerden 5 porsiyon günlük tüketmelisiniz. 2 porsiyon meyve, 3 porsiyon sebze şeklinde tüketebilirsiniz.  Çiğ şekilde tüketmeniz mineral ve vitamin alımını arttırmaya yardımcı olmaktadır unutmayınız.

Protein tüketiminde balık, tavuk ve yağsız etler tüketebilirsiniz. Baklagillerden ise nohut, fasulye gibi ürünler tüketebilirsiniz. Fakat gaz yapıcı özelliği olan baklagillerin tercih etmeyiniz. Yeteri kadar karın ağrınız ataklar sırasında olacaktır. Daha fazla karın ağrısı yapacak gıdalardan uzak durunuz.

İçecek tüketirken bol sıvı alımına özen gösteriniz. Özellikle öncelikle su olmak üzere adaçayı, kekik, rezene gibi gaz giderici bitkisel çaylar tüketmenizde fayda vardır.

İlginizi çekebilecek diğer yazımız: FODMAP Diyeti: Detaylı Başlangıç Kılavuzu

Akdeniz Ateşi hastalığı sırasında en önemli şeylerden biride beslenmedir. Beslenme şekliniz atak şeklini ve sayısını etkileyecektir. Bu yüzden şeker, abur cuburlar, hazır gıdalar, yağlı yiyecekler, kızartmalar, gazlı içecekler, trans yağlar ve beyaz unlu yapılan yiyeceklerden uzak durmanız gerekir.

Bazen domates, patates ve patlıcan gibi yiyeceklerde olan solanine bazı insanları rahatsız edebiliyor. Rahatsız olanlar bu yiyeceklerden de uzak durabilir. Özellikle şiddetli ağrılar sırasında bu yiyeceklerden uzak durmanız atakları çabuk atlatabilmeniz açısından önemlidir.

Bütün bu besinlerin yanı sıra sizde gaz yapacak vücudunuzda normalde görülmeyen belirtileri gösteren yiyecekleri siz daha iyi bilirsiniz bu tarz yiyeceklerden uzak durmanız kendi sağlığınızı koruyacaktır. Sadece atak sırasında değil ataklar sonrasında da kendinizi düşünmek gelecek yaşamınız için size kolaylık sağlayacaktır. Zamanla bu hastalıkla savaşmayı öğrenecek ataklarınızı hiç olmayacak seviyeye indirebileceksiniz. Sağlıkla kalın.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Kemer’de 16 derecede kar keyfi

Tiroid Hastalığı Nedir?