Antalya Haberleri: TADINDAN YENMEYEN KENT ANTALYA

TADINDAN YENMEYEN KENT ANTALYA

Dün akşam, oldukça kalabalık bir grup insan Perge’deydik. Sebebi ne miydi? Cumhuriyet’in en uzun soluklu kazısı ve klasik arkeolojinin ilk kazısı olan Perge Antik Kenti kazısının 75. yılını, muhteşem bir atmosferde kutladık. Sanat ve tarih iç içe olunca, ‘tadından yenmiyor’ tabiri caizse. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin, ‘Venera Ensemble’ triosu ile büyüleyici Perge’de bir kez daha kendimizi bulduk! Kendimizi bulduk diyorum dikkat ediniz, kendimizi kaybetmedik. Bence, kendimizi bulmamız için tarihimiz ve sanat ile her daim iç içe olmalıyız. 

***

Geçmiş yazılarımda, Perge’nin tarihinden uzunca bahsetmiştim. Antalya’nın neredeyse göbeğinde olup bu kadar az gezilen bir antik kent… İnanması çok güç ama öyle. İlk defa gelenleri kendine her zaman hayran bırakır. Bir defa yolu düşen, mutlaka ikinciyi, üçüncüyü tekrarlar. Güzelliği nerede derseniz? Antalya Arkeoloji Müzesi’nde gördüğünüz çoğu eserin çıktığı topraklar, Perge. Klasik arkeolojinin duayen hocalarımız burada yaşamışlar… Arif Müfid Mansel anlattı, biz dinledik dün akşam. İlk gelişini, Perge’nin nasıl bir durumda olduğunu… Doğduğum ve yaşadığım kente dair her gün yeni bir şey öğreniyorum, bunları bana öğretenlere de şükran duyuyorum. ‘Mış’ gibi, ‘Muş’  gibi yaşamayın, çoğu zaman önünden bir hızla geçtiğiniz bu kenti zaman ayırıp gezin sevgili Akdeniz’liler. Her gün işe gitmek amaçlı bu yolu günlük gidip gelenler var. Aksu kavşağından sapmak sizin elinizde… Ha yönlendirme tabelaları bu ülkede sözümüzün geçemediği noktalardan biri maalesef… Sizi kaybetmek istercesine bir karışıklık ile zaman zaman karşılaşabiliyorsunuz ama öyle sağlam yön bulma genlerimiz var ki; Türkler olarak:) bir şekil buluyoruz.

Ama koklayarak ama internetten harita açarak. 

***

GÖĞÜBELİ GEÇİDİ

Bu hafta Elmalı’da bulunan Likya Bağları’na gittim. Elmalı, gerçekten ‘Kadim’ bir şehir. Bir defa, ben ne zaman Elmalı’ya gitsem müthiş bir rahatlık hissediyorum kentin genel havasında. Sakin, durgun, acelesi yok… Huzur veriyor! Doğru kelime bu; huzur veriyor. Orada yediğim yemek, geçirdiğim zaman… Uyuduğum uyku, hepsi bana çok huzur veriyor. Yayla havası zaten ayrı ama tarihinin, toprağının verdiği bir huzur benim anlatmaya çalıştığım. Hayatımda bir ilk oldu ve Seki üzerinden Fethiye’ye gittim araba yolundan. Arabada değil, bir motor veya da bir bisiklette olmayı tercih edeceğim yollardan biriydi. Çünkü o güzelliği aynı zamanda yüzümde hissetmek, solumak istedim. 1850 metre Göğübeli Geçidi… Sen ne muhteşem bir yersin. Ardıçlar, sedirler, yabani taş armutlar… Hele bir de yağmur ardı olsa, o yol bitsin istemezsiniz. Söylentilere göre, bu eski ticaret yoluna Eşkiya Yolu da denirmiş. Güzelliği yanında evet fazla uğrak yol olmamasından dolayı bir ürkütücülüğü de var az da olsa. Yürüyüş yolu olarak da bir kaç kaynakta, Kuzey Likya Yolu olarak buldum bu güzergâhta bir rota. Hayatınızda yapmanız gerekenlere bu yoldan gitmeyi alın derim. Kara kış olursa elbette bir 4×4 araç olmalı. 

***

Elmalı’yı terk etmeden yapmanız gereken bir şey var, o da Elmalı Müzesi’ni gezmek. Bu kadar değerli olan ve giriş ücreti ödemediğiniz (!) bir müze neresidir diye sorsanız, size orayı gösteririm. Gidin ve benim kulaklarımı çınlatın lütfen. Gömbe yaylasına, sırf tepsi tandır yemek için gidip geldiğimizi bilirim babamla. Boğaz uğruna saatlerce yol giderdik… Değerli anılar, sizde yapın, Elmalı’ya yolunuzu düşürün mutlaka. 

***

ELMALI’NIN BEREKETLİ BAĞLARI

Benim arkadaşım diye demiyorum ama Elmalı’nın Don Kişot’u dediğim bir ailedir Özkan ailesi. O yörenin üzümü olduğunu, o üzümlerden şarap yapılabildiğini ve o şarapların dünyada ödüller aldığını gösterdiler bizlere. O sert iklimde başardılar bunu ve başarmakla kalmayıp dünyaya Antalya’nın adını duyurdular. Nesli tükenen üzümleri bulup çıkarttılar sonra onları, iyi şefleri misafir ederek eşsiz lezzetler ile bir bir tattırdılar. Fedakârlık isteyen çok zahmetli işler bunlar. İyi yapana hakkını teslim etmek lazım gelir. Sonra, üzümün çekirdeğinden yağ yaptılar. Yahu kimin aklına gelir ki; üzüm çekirdeğinden banılacak yağ yapmak? Abartarak bir de yüze sürülecek krem yapmışlar… Pes diyorum. 

İşte Elmalı böyle bereketli!

 

Sevgiyle Kalın.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Uysal, İstanbul’da Yörüklerle buluştu

Kaleiçi’nde mutlu saatler