TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinde konuşan Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Antalya Milletvekili Mustafa Erdem; “Tarım ve Orman Bakanlığımızın 2025 yılı bütçesi görüşülürken burada tarımda dünyada ne kadar stratejik bir konumda olduğumuzdan, tarımsal ihracat gelirlerimizden, ülkemizde tarımsal üretimin kalkınmada ne kadar büyük bir paya sahip olduğundan, tüm bunların hepimizin gıda güvenliği ve geleceği açısından ne kadar önemli olduğundan bahsetmeyi dilerdim fakat karşımızda en yüksek tarımsal potansiyele sahip ülkelerden biri olan Türkiye’yi; yirmi iki yılda tarımsal anlamda neredeyse her yıl gerileten bir iktidarla karşı karşıyayız” diyerek AKP iktidarının tarım konusunda ülkemizi geriye götürdüğünü vurguladı.
ÇİFTÇİDEN NE İSTİYOR BU İKTİDAR?
“Mesele, aslında iktidarın ne istediği. Üreten, kendine yeten, tarımsal alanda öncü olan, kalkınan bir ülkede çiftçiyi destekleyeyim, ürettiği ürün para etsin, köyünden çıkıp metropollere göçmesin, orada geçim derdi altında kahrolmasın mı istiyorsunuz, yoksa çiftçi bağını, bahçesini bırakıp kente gitsin, biz de zeytinliklere çöküp maden ocağı kuralım mı istiyorsunuz? Birincisini istiyor olsaydınız, yirmi iki yılda çoktan tarımda dünya devi olurduk. Eğer isteseydiniz bunu yapmamanız için hiçbir sebep yoktu” açıklamasında bulundu.
KENDİ ÇIKARDIĞI KANUNA BİLE UYMAYAN AKP İKTİDARI
Tarım Kanunu uyarınca hükümetin her yıl milli gelirin %1’i oranında çiftçilere sunması gereken tarımsal desteğin bu yıl da yetersiz kaldığını belirten Mustafa Erdem, “Gerçi, bu kadar sorun millî gelirden tarımsal destek için yüzde 1 pay ayrılarak da çözülecek gibi görünmüyor ama kendi çıkardığınız Tarım Kanunu’nun bile gereğini yerine getiremiyorsunuz. 2025 yılı millî gelir hedefi 61,5 trilyon lira. 135 milyar liralık destek 2025 yılı gelir hedefinin sadece yüzde 0,19’una tekabül ediyor. Bu destekler bile geç ödeniyor. Kısacası, çiftçiyi bitirmeye devam ediyorsunuz” açıklamasında bulundu.
ANTALYA’DA ÇİFTÇİLERİN YAŞADIĞI SORUNLAR
“Seçim bölgem Antalya turizmin başkenti olduğu kadar tarımın da başkenti konumundadır. Antalya; Tarım ve Orman İl Müdürlüğünün 2023 yılı ilk üç aylık brifing sunumuna göre, 19,3 milyar lirayla bitkisel üretimde Türkiye 1’incisi.
Türkiye’nin örtü altı üretim alanının yüzde 38’i Antalya’da bulunmaktadır. 2022 yılında ilimizden 160 milyon dolar değerinde domates, 138 milyon dolar değerinde biber, 38 milyon dolar değerinde salatalık, 35 milyon dolar değerinde nar, 28 milyon değerinde üzüm, 27 milyon değerinde kabak ihraç edilmiştir.” Sözleriyle Antalya’nın tarımsal kalkınmadaki konumunu vurgulayan Antlaya Milletvekili Mustafa Erdem, sözlerine şöyle devam etti:
“Peki, bunca başarının arkasında çiftçi kazanmış mıdır? Maalesef hayır. Antalya’da çiftçimizin sorunları saymakla bitmiyor. Meyvecilik büyük tehlikede. Serada üretim yapma-yan çiftçi kazanamıyor. Nar, elma ve narenciye kalitesinde marka olan Elmalı, Korkuteli, Gazipaşa, Finike ilçelerimizde çiftçiler ürünlerini maliyetine ya da zararına satmak zorunda kalıyor. Geçen yıl da söyledim: Çarşıda, pazarda satın alacak meyve bulamayacağız böyle giderse.
Krediye erişememe, Toprak Mahsulleri Ofisinin fiyatları, silinmeyen yüksek faizler yüzünden artan borçlarla birlikte gübre, mazot, ilaç ve işçilik gibi tarımsal girdi maliyetlerindeki aşırı artışlara karşı devlet desteğinin de yetersiz olması çiftçinin mücadele ettiği bütün sorunlar arasında. Israrla söylüyoruz: Şu dönemde devletin en çok destek vermesi gereken alanların başında tarım var çünkü üretmeden ekonomiyi büyütmek mümkün değil.”
SARAYDAN GELEN YENİ YÖNETMELİK MAĞDUR ORDUSU YARATACAK
“22 Ağustos 2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmelikle Türkiye genelinde özel mülkiyette bulunan ve iki yıl üst üste tarımsal üretim yapılmayan arazilerin Bakanlık tarafından tarımsal amaçlı olarak kiraya verilmesi öngörülüyor; bunu yaparak gıda üretiminin artmasını bekleyenlere bir çift sözüm var: Rize’de düzenlediğimiz çay mitinginde, Gaziantep’te fıstık mitinginde, Turgutlu’daki çiftçi mitinginde, Tekirdağ’da buğday mitinginde, Ordu’da, Giresun’da fındık mitinginde bas bas bağırdık neler yapılması gerektiğini. “Üretimin artırılmasını istiyorsanız önce çiftçiye yeterli desteği verin.” dedik, “Girdi maliyetlerini azaltın.” dedik. Biz bu çözümleri sahadan topladık değerli arkadaşlar, sizin gibi saraydan değil. Oturduğunuz yerden, kimseden görüş almadan, toplumsal faydası-zararı ne olur diye düşünmeden yasal düzenlemeler çıkarıp dikte ettirmeye devam ediyorsunuz.” diyerek, “Biz bu çözümleri sahadan topladık, sizin gibi saraydan değil” sözleri ile muhalefet sıralarınca onaylandı.
Değerli arkadaşlar, yine, bütçe teklifine baktığımızda 2024 yılının başlangıcı için kırmızı et üretiminde beklenen yüzde 5,5 düşüşün yıl sonunda yüzde 18,34 olacağı tahmin edilmekte. Teklife göre et üretimi 2026 yılında ancak 2023 yılındaki düze-ye ulaşabilecek ve teklif ile stratejik plan karşılaştırıldığında görülüyor ki kırmızı et ithalatı 2028’e kadar da devam edecek yani et fiyatları düşmeyecek, vatandaş yine et yemekten imtina ettirilecek.
Her meslekte olduğu gibi… Sayın Bakanım, veterinerlik mesleği yılda 2.500 civarında mezun veriyor, bunun yaklaşık 400’ü yani altıda 1’i atanabiliyor. Veteriner hekimlerin de bu konuda çözüm taleplerini iletmek istiyorum.
Çiftçinin taleplerinin yerine getirilmediği, sorunlarının kökten çözülmediği sürece verilen yetersiz desteklerle, plansız üretimle ithalatla tarımın sorunlarını çözemezsiniz diyorum. Gün gelir, ölümü gösterip sıtmaya razı ettiğiniz çiftçinin ahı tutar diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yorumlar
Loading…