Karamollaoğlu ile Babacan görüştü: İktidar değişmeden sorunlar çözülemez

habrimizvar.net-  Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan yaklaşık iki saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. İki lider görüşmenin ardından DEVA Partisi Genel Merkezi’nde ortak açıklama yaptı. Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini, ‘çoklu bir kriz ortamı’ yaşandığını belirten Babacan, “Her alanda sıkıntılar büyüyor, ortaya çıkan, büyüyen problemlerin çözümüyle alakalı da herhangi bir çözüm yolu, yöntemi de görünmüyor” dedi.

 ŞU ANDA 6 PARTİ AYNI MASADAYIZ

 Problemlerin kökünde Türkiye’nin ‘partili bir cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle’ yönetilmesinin yattığını ifade eden Babacan, “Kuşkusuz sistem değişikliği önemli… Saadet Partisi, bizim gibi parlamenter sisteme geçilmesini destekleyen, savunan bir siyasi parti. Biz Saadet Partisi ile beraber altı partinin bir arada olduğu bir masadayız şu anda. Burada bütün hazırlıklar masaya konmuş durumda. Farklı partilerin üzerinde çalıştığı, olgunlaştırdığı hazırlıklar var. Bunlar görüşülmeye başlandı. Buradaki hedef kuşkusuz bütün çalışmaların mümkün olduğunca tek bir çalışma haline getirilmesi. Tabii bizim Saadet Partisi ile sadece güçlendirilmiş parlamenter sistem çerçevesinde değil, çok daha farklı konularda yakın bir iş birliği ve istişare sürecimiz var. Sadece bizler değil, çalışma arkadaşlarımız da sık sık bir araya geliyor. Dolayısıyla biz bundan çok çok mutluyuz” diye konuştu.

 SEÇİM İHTİMALİ GÜNDEME GELECEK

 Türkiye’nin karşılaştığı problemlerin sayılamayacak kadar çok olduğunu belirten Karamollaoğlu ise, “Sayın Cumhurbaşkanı bu problemlerin varlığını pek kabullenmiyor ama insanımız yaşayacak problemlerin varlığını görüyor. Seçimler en fazla 1.5 sene içerisinde yapılacakmış gibi bir manzara var. Seçim Kanunu’nda birtakım değişiklikler AK Parti tarafından geçirilecekse bunların da dikkate konması için en az bir sene Anayasa’ya göre geçmesi lazım üzerinden. Sene sonundan itibaren seçim ihtimali gündeme gelecek. En geç altı, yedi ay içinde de seçimler gerçekleşecek. Benim kanaatim önümüzdeki sene sonunda bir seçime gideceğiz. Bu konuların tamamı üzerinde çeşitli fikirler gündeme getiriliyor. Bugünkü şartlar altında parlamenter sisteme geri dönülmesi, en azından meclisin aktif hale getirilmesi, hem kanun yapma görevini yerine getirmesi, hem de hükümeti denetleme imkanına kavuşması yönünden çok büyük önem arz ediyor. Şu anda maalesef denetlenemeyen bir sistemle karşı karşıyayız. Bugünkü başkanlık sistemine başından beri itiraz ettiğimiz nokta buydu. Denetlenemeyen yönetim, ülkenin başına çok ciddi sıkıntılar açabilir” dedi.

 SORUNLAR BU SİSTEMLE ÇÖZÜLEMEZ

  Karamollaoğlu ve Babacan görüşmenin içeriğine dair yaptıkları açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularına yanıt verdi. Ticaret Bakanı Mehmet Muş’un katıldığı bir programda fiyatlarla ilgili açıklaması olduğu hatırlatılan liderlere, “Muş, ‘Girdi maliyetleri ister istemez fiyatlara yansıyor. Dünyada ciddi bir enflasyon oluşmuş durumda. Serbest piyasa ekonomisi geçerli. Fiyatlara müdahale etmeyiz’ dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?” sorusu yöneltildi. Karamollaoğlu, bir ülkede bir problemin çözülebilmesi için önce o problemin varlığının kabul edilmesinin gerekli olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, “‘Ben bilirim’ dediğiniz zaman uzman aramazsınız. O zaman hapı yutarsınız. Bu tayini yapan değil millet hapı yutar. Bugün çektiğimiz sıkıntıların temelinde bu yatıyor. İktidarda bulunduğunuz zaman adalet çok önemli, liyakat da onun kadar önemli diyoruz. Göreve getireceğiniz kişi işin ehli olması gerekir. Ama cumhurbaşkanımız ihtiyaç duymuyor ki. Her şeyin ehli kendisi. O zaman nasıl çözüm üreteceksiniz ki? Türkiye’mizin problemleri bu sistemle bugün çözülemez” diye yanıt verdi.

 YAŞADIĞIMIZ SORUN KÖTÜ YÖNETİMDİR

  Babacan ise, “Dünyadaki enflasyon tartışmalarının çok daha ötesinde bambaşka bir enflasyon dünyası var Türkiye’de. Bütün suçu dünyadaki enflasyona atıp, elini sabunlayıp meseleden çekilmek olmaz. Şu anda Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorun kötü yönetimdir. Hangi ülke olursa olsun sorunların çözümü için öncelikle dürüst bir kadroyla istişare etmek, ortak akıl gerekir ve ekonomi ile ilgili sorunların çözümüne önce hukuk ve adaletten başlamak gerekir. Siz önce zemini sağlamlaştıracaksınız. Sağlam zeminin üzerine anca sağlam bir ekonomi inşa edebilirsiniz. Şu anda ağızlarıyla kuş tutsalar hukuk, adalet ve insan hakları konusunda gerekenleri yapmazlarsa asla ama asla ekonomide beklenen sonuç oluşmaz” ifadelerini kullandı.

 İKTİDARDAKİ ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ LAZIM

 Akşener’in “Cumhur İttifakı’nın Erdoğan’ın yerine acilen çok güçlü bir aday bulması gerekiyor” sözleri hatırlatılan iki lidere, bu sözleri nasıl değerlendirdikleri soruldu. Babacan, “Hem araştırmalara hem de fiilen sahaya baktığımızda bir sonraki seçimlerde Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakı’nın tekrar seçilmeleri oldukça zor görünüyor. Artık aday mı değiştirirler, politika mı değiştirirler ne yaparlar bu tabi kendi bilecekleri iş. Biz kendi işimize bakıyoruz. Sadece sistem değişikliği, topyekûn bir iktidar değişikliği olmadan bu ülkedeki sorunların asla çözülemez. Türkiye’de iktidardaki zihniyetin değişmesi gerekiyor” dedi.

 ADAY TARTIŞMASI SUNİ GÜNDEM ÇABASI

 Siyasi partilerin farklı konuları görüşeceğini, muhalefetin adayını açıklaması talebinin arkasında adayı yıpratma çabası olduğunu belirten Karamollaoğlu ise şunları söyledi: “Anlamadığım bir husus var. Cumhur İttifakı’nın adayı belli. İlle de muhalefet de kendi adayını belirlesin. Niye? Şimdiden siz herhangi bir partinin hangi arkadaşların milletvekili olacağı konusunda çalışma yapılıyor mu? Seçim sathı mahalline girilir, her ilde oturulur adaylar belirlenir. Daha fol yok yumurta yok tabiri caizse adayını belirleyelim. Niye? ‘Önümüzde uzun bir zaman olacak biz onun canına okuruz’. Mantık bu. Kavga şimdiden çıksın. Bunun tamamen suni bir gündem oluşturma çabasından kaynaklandığı kanaatindeyim. Niye şimdiden belirlenecekmiş? Bu şu anlama da gelir. Bu seçim bitti önümüzdeki seçimin adayını şimdiden belirlersek geleceğe kadar hazırlanır. Böyle bir çalışma dünyanın hiçbir yerinde yok. Diktatörlükler farklı. Rusya’ya giderseniz Putin her zaman aday ve her zaman da seçilir. Bundan dolayı bunu suni görüyorum”.

 ERDOĞAN USANDIRDI, HAKİKATEN USANDIRDI

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “3600 ek göstergeyi önümüzdeki yılın sonuna kadar çözeceğiz. İşçi ve memur hallerinden memnun” sözleri hatırlatılan DEVA ve SAADET liderlerine bu açıklamayı nasıl değerlendirdikleri de soruldu. Karamollaoğlu, “Usandırdı, hakikaten usandırdı. Bilmem ne kadar önce söz vereceksiniz, bu zamana kadar gerçekleştirmeyeceksiniz tam seçime gidileceği zaman ‘ben bunu çözeceğim’ diyeceksiniz. Ayıptır. Niye şimdi çözülmüyor? Niye şimdi çözülmüyor da bir sene sonra çözülecek? ‘Enflasyon, fiyat artışları yok’ diyeceksiniz, ‘taban memnun’ diyeceksiniz, o zaman mesele yok. Bunu cumhurbaşkanını kendisi mi söylüyor yoksa bu kanaatin oluşmasına neden olacak bilgileri etrafındakiler mi ona götürüyor bilmiyorum. Bu kendiliğinden oluşmaz. Ama enflasyonun bu kadar yüksek rakamlara çıktığı bir ülkede siz toplu sözleşmeyi yaparken yüzde 6 artı 8 gibi rakamlarla yaparsanız bu zaten fecaatin hiç farkına varmadığınız ya da vardığınız halde vatandaşı hiç düşünmediğiniz anlamına gelir” dedi.

 MAKYAJLA ANCAK BU KADAR OLUYOR

  Babacan da şunları söyledi: “TÜİK’in kendi açıkladığı gıda enflasyonu da yüzde 30’larda. Makyajlaya makyajlaya bu kadar düzenleyebiliyorlar rakamları. Gerçek hayat çok pahalı. Sabit gelirli vatandaşlarımızın geliri ancak resmi enflasyon kadar arttırılıyor, ama çarşıda pazarda gerçek enflasyon var o da gerçekten can yakıcı. 3600 gösterge meselesi zaten hükümetin her seçim dönemi defalarca tarih verdiği, ‘bunu çözeceğiz’ dediği bir mesele. Buyursun çözsünler ellerini tutan yok. Yıllardır ortada duran bir meseleyi, hala zamana yaymak doğru değil. Eğer çözmek istiyorlarsa bir hafta 10 günlük bir iştir. İradeleri varsa çözsünler diyorum”. 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Akşener’den Erdoğan’a: Abuk sabuk konuşuyorsun

Çetin’den ekonomi değerlendirmesi