MİLLETVEKİLİ ADAYLARINA ÇAĞRIMDIR

MİLLETVEKİLİ ADAYLARINA ÇAĞRIMDIR

Özellikle Türkiye’ye yüzbinler, hatta milyonlarca vatandaşını gönderen ülkeler seçimlerin sonucu kadar, seçim öncesi ve sonrası gidişatı dikkatle izleyeceklerdir.

Barış ve huzur ortamında gerçekleşecek seçimler, pandemi ertesi yükselişe geçen turizm sektörüne önemli bir ivme kazandıracaktır. Turist, haliyle tatili düşündüğü şehir üzerinden seçimleri okuyacaktır. Bu bağlamda Antalya seçim sürecinde yurt dışındaki milyonların merceğinde olacaktır.

Seçime katılan siyasi partiler Antalya’da turizmcileri milletvekilliğine aday göstererek, hatta liste başına çekerek, turizme verdikleri önemi göstermeye çalıştılar. Öyle ki bu seçimlerde sanırım en az 3 milletvekili parlamentoya girerek Antalya turizmini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edecekler. Kısa ve uzun vadede turizmin başkenti Antalya’nın konularının ülke gündemine taşınarak değerlendirilerek sağlıklı ve sürdürülebilir bir hale evrilmesi sanırım milletvekili adaylarının da gündemindedir.

Turizmci vekillerin bir an ön önce çözüme kavuşturulması gereken Antalya gündemindeki en önemli turizm konularını programlarına almalarına diliyor ve bu konuları özetleyerek milletvekili adaylarına tekrar hatırlatmak istiyorum. Tabii ki en az 50 yan sektörü besleyen turizmin yüzlerce, hatta binlerce konusu var. Ama hepsini listelemek mümkün değil, bu yüzden bir çoğunu ana başlıklar altında değerlendirdim.

TURİZM YÖNETİŞİMİ:
Turizmin birimleri birbirine daha duyarlı, çözüme yönelik bakış açısı ile kenetlenmelidir. Bunun da geniş bir şemsiye altında toplanarak ortak bir merkezden yönetilmesi gerekir. Ne mi demek istiyorum? Örneğin turistleri taşıyan ölümlü bir trafik kazasının etkileri sadece grubu taşıyan şirketi etkilemez. Ya da bir otelde sahte alkolden ölen turistler sadece otelin değil, tüm turizmin olumsuz etkilenmesine yol açar.

ÇALIŞANLARIN KOŞULLARI
Sektörün pandemiden beri en önemli sorunu hiç şüphesiz çalışanların sektörden uzaklaşması ve geri dönmemeleridir. Bunu yanı sıra genç nesil turizme, hatta mevsimlik hizmet sektörüne sıcak bakmamaktadırlar. Sektörde çalışmanın ekonomik ve sosyal anlamda cazip bir hale getirilmesi bir an önce gerçekleşmezse turizm fakültelerinde okuyan gençlerimiz bile turizmden uzaklaşacaklardır.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ
Sektör içinde birçok sivil toplum örgütü gönüllü olarak ve fedakârca sorunlara çözüm bulmak için elinden geldiğince katkı sağlamaya çalışırken, çoğu ne duyuluyor ne dikkate alınıyor. Görüşüne baş vurulan birkaçı dışında sivil toplum örgütleri yok hükmünde bir muameleyle karşı karşıya. Oysa hepsinin amacı daha iyi, daha sağlıklı bir turizmi konuşa konuşa, tartışa tartışa uzun ve kalıcı kılınacak bir yapıya kavuşturmak.

HER ŞEY DAHİL SİSTEMİ
30 yıldır sürekli konuştuğumuz ve bir arpa boyu yol almadığımız ‘her şey dahil’ konusu, turist arttıkça başa bela olacaktır. Dünyanın en güçlü her şey dahil destinasyonu olan Antalya’nın bu konuyu artık kalıcı ve tartışılmayacak bir hale revize etmesi herkes tarafından dillendirilmektedir. Tabii ki ‘Ortadan kalksın!’ diyen yok, ancak turistin şehir dışına yönlendirileceği, şehri, ülkeyi tanımasına olanak sağlayacağı şekilde oluşturulması, hem otelin hem turistin hem şehrin kısaca herkesin yararınadır. Ortada kimsenin yadsımadığı bu gerçek dururken, hiçbir şey yapmamak ve bu devasa sorunu sürekli halının altına süpürmek, gelecek yıllarda içinden çıkılması güç bir hale getirecektir.

TURİZM İSTATİSTİKLERİ
İstatistikler karne vazifesi görür. Biz turizmciler bu karneye bakarak kendimizi ölçeriz. Ayrıca nerede artışlar, nerede düşüşler olduğunun üzerinde yapılacak sağlıklı analizlerle yönümüzü belirleriz. Bunların büyük çoğunluğu Kültür Turizm Bakanlığı sayfasında yer almakla birlikte, geliştirilerek zamanında kamuoyuna sunulması, özellikle turizmcilerin bu verileri göre pozisyon alması önemli bir katkı olacaktır.

KONAKLAMA VERGİSİ
2023 yılından itibaren konaklama vergisi otellerin cirosundan alınarak TGA bütçesine dahil edilmektedir. Oteller bunu fiyatlarına yansıtarak karşılamaya çalışmaktadırlar. Oysa bu vergi tüm dünyada olduğu gibi turistlerden talep edilerek elde edilen kaynak, belediyeler ve yerel yönetimlerin kullanımına sunulmaktadır. Bir an önce bunun yeniden düzenlenmesi ve işleyiş ile kaynak kullanımı kalıcı ve sağlıklı bir şekle kavuşturulmalıdır.

YATAK ARTIŞININ DİZGİNLENMESİ
Antalya Türkiye’nin en çok yatak kapasitesi olan şehri. Aynı zamanda dünyanın da en önemlilerinden biri. Bugün itibarıyla 700 bine yaklaşan yatak kapasitesi artık iyice kontrolden çıkmış durumda.

Turist arttıkça yatak artırıp, yatak arttıkça, turist sayısı hedefini büyüten obez bir bakış açısına esir oldu Antalya. Bir günde 700 bin turisti yatıracak dünyanın en yoğun yatak kapasitesine sahibiz. Bu da yılda 20 milyon turisti ağırlayabilecek bir kapasite. Şehir nüfusunun beşte biri. Artık bir müddet durmak, beklemek olan ile yaşamak gerekir. Yoksa sürekli otel doluluk problemleri yaşayacağız.

SEZONU 12 AYA YAYMAK
Bunu ilk benden duymadığınızı biliyorum. Ama şunu benden duymuş olabilirsiniz: ‘Turizm hiçbir zaman, hiçbir yerde 12 ay aynı yoğunlukta olmaz, biz sahil destinasyonuyuz ve bize 9 ay yeter. Kalan 3 ay tadilat, revize ve personelin ücreti ödenerek dinlendirilmesi olmalıdır.’ Yatak kapasitesini artırmak yerine turizm sezonunu biraz bahar aylarına yayarak çok daha doğru bir yolu tercih etmiş olacağımızı üstüne basarak söyleyebilirim.

KÜLTÜREL DEĞERLER
Turistin arttığı oranda ören yeri ziyaretlerimizin artmadığını biliyoruz. Zira, onları ön plana çıkaracak devrim niteliğinde hamleler yok ve yapılan bazıları da kısa ömürlü oldu. Havalimanından dönüş yapan turistlere ‘Hangi ören yerini ziyaret ettiniz? ‘ diye bir istatistik yapmayı ben istemezdim açıkçası. Yüzde onu bulmayacaktır. Oysa Antalya, bırakın yüzlerce ören yerine sahip olmayı, Karain, Noel Baba Kilisesi, Alanya Kalesi, Kekova, Termessos, Likya şehirleri, Perge, Aspendos ve Yivli Minare gibi UNESCO dünya mirası geçici listesinde olan, dünyaca bilinen 9 nadide ve özel tarihi değere sahip. Önce bakış açımızı, ardından yöntemlerimizi değiştirmeliyiz, bu şekilde devam ederse değişen bir şey olmayacaktır. Müzelerimizi ve ören yerlerimizi soğuk mermer taşı koleksiyonu görüntüsünden bir an önce kurtarmalıyız.

ÇEVRE VE DOĞA
Turizmin doğa ve çevre ile bütünleşerek önemli bir ürün haline geldiğini sanırım herkes biliyordur. Turistlerde özellikle pandemi ertesinde bu bilinç daha da perçinlendi. Doğaya saygı duymayan, hoyrat davranan hiçbir turizm destinasyonunun ömrü uzun olmayacak. Denizi, ormanı ve doğayı koruyamazsak turizmi yaşatmamız mümkün değildir.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0
Acidpass Ne İşe Yarar?

Acidpass Ne İşe Yarar? Nasıl Kullanılır?

CHP Koordinasyon Merkezine coşkulu açılış