Öpücük Hastalığı Nedir?

Öpücük hastalığı nedir? Öpücük hastalığı oldukça nadir görünen bir hastalıktır. Hastalar genelde halsizlik, boğazda yanma, iştahsızlık gibi genel geçer şikayetler ile hastaneye başvuru yaparlar. Bu sebep ile öpücük hastalığına tanı koymak oldukça zordur. Bunun nedeni ise bu tarz şikayetlerin neredeyse tüm hastalıklar ile ortak olmasıdır. Bu durumda öpücük hastalığını diğer hastalıklardan ayırmayı zor hale getirir.

Öpücük hastalığı adı verilen hastalık bulaşıcı bir hastalıktır. Öpücük hastalığı enfeksiyöz mononükleoz ya da bir diğer adıyla mono hastalığı olarak da bilinir. Öpücük hastalığı Epstin-Barr virüsünün ağız yoluyla bulaşması ile gerçekleşen bir hastalıktır. Etkin olarak Epstin-Barr virüsü neden olsa da başka bazı virüsler de öpücük hastalığının oluşmasına neden olmaktadır.  Öpücük hastalığına neden olan virüs ağız yoluyla bulaşmaktadır.

Öpücük hastalığı genel anlamda yakın temas ile bulaşır. Bu da iki insanın öpüşmesi ile oluşur. Öpücük hastalığının isminin öpücük olmasının nedeni de budur. Bunun yanı sıra öksürük ve hapşırık yoluyla da bulaşabilir. Öpücük hastalığının bulaşmasında bazı gruplar risk faktörleri altındadır. Bu risk grupları çok yüksek ihtimal ile yetişkinler ve gençlerdir. Yetişkin ve gençlerde olmasının ana sebebi ise bebeklere ve yaşlılara nazaran diğer insanlar ile daha yakın temas içerisinde olmasıdır.

Öpücük hastalığının anlaşılabilmesi için hastaların şikayetleri yeterli değildir. Bu tarz şikayetler bir çok hastalığın belirtisi olabilir. Bu sebep ile uzman doktorların hastaları muayene ettikten sonra bazı testlere tabi tutmaları gerekir. Bu testler aksi anormal bir durum oluşmadığı sürece kan testleridir. Kan testinin sonucuna göre uzmanınız bir tedavi süreci başlatır. Bu tarz birçok hastada kısa süreli devam eder. İki ya da dört haftanın sonucunda hastalığı atlatıp kendilerini daha iyi hissetmeye başlarlar. Öpücük hastalığında uygulanacak tedavi genel anlamda ağrıları ve ateşlenme gibi şikayetleri kontrol altına almaya odaklı olur.

İlk olarak hastalar bazı şikayetler ile hastanelere ve uzman doktorlara başvururlar. Bu şikayetler genelde halsizlik, boğazda yanma, yorgunluk, iştahsızlık ve titreme olarak görülür. Bu şikayetler ile doktora başvuran hastalara bağlı olarak uzman doktorlar tarafında öpücük hastalığından şüphelenilebilir. Bu şüpheler etrafında detaylı bir şekilde fiziksel muayene yapılır. Muayeneden sonra şüphelerin netleşmesi adına bazı kan testleri istenir.

Hastalık süreçlerinin en başlarında beyaz kan hücrelerinde artış yaşanır. Bu beyaz kan hücreleri lenfosit adı verilen bir tür kan hücresidir. Doktorun istediği ve yapılacak olan kan testlerinde bu lenfosit hücrelerinin artıp artmadığına bakılır. Eğer kan testinde lenfosit hücresinin fazlalığı görülür ise bu süreç mikroskop altında incelenir. Bu incelenme sonucunda lenfositler de anormal bir durum olup olmadığına bakılır. Eğer anormal bir durum söz konusu gözlemlenir ise bu lenfositler atipik lenfositler olarak bilinir.

Bazı durumlarda lenfosit kan hücrelerine bakmak yeterli olmayabilir. Bu tarz durumlarda daha çok özel bazı kan testleri de yapılabilir. Örnek olarak monospot ve heterofil gibi antikor testleri tercih edilebilir. Bu testler sonucunda öpücük hastalığı tanısı çok daha rahat ve kesin bir biçimde konulabilir. Bu testler EBV virüsüne karşı yapılır.

Bağışıklık sistemi tarafından vücudu korumak adı altında bazı antikorlar üretilir. Bu antikorlar EBV virüsüne karşı vücudu korur. Testler de antikorların sayısının ölçümü yapılır. Antikorların ortaya çıkışı muhtemelen öpücük hastalığının ikinci ya da üçüncü haftalarına kadar ortaya çıkmazlar. Bu da tespitinin en az üçüncü haftasına kadar mümkün olmamasının nedenidir.

Öpücük hastalığının nedenleri birden fazla olabilir. Bu nedenler arasında ki en büyük neden EBV adı verilen bir virüstür.  EBV virüsü öpücük hastalığının ana nedeni olarak görülür. EBV virüsü herpes adı verilen bir virüs ailesinin önemli bir üyesidir. EBV virüsü halk arasında uçuk virüsü olarak bilinir. Bunun nedeni ise EBV virüsünün en çok uçuğa neden olmasıdır. EBV virüsü oldukça yaygın bir virüstür. Hatta dünya üzerindeki insanları enfekte eden en yaygın virüs olarak bilinir. EBV virüsü, bu virüsü kapmış ve enfekte olmuş birinden diğer insanlara bulaşmaktadır.

EBV virüsü genel anlamda ağız yoluyla bulaşabilir. Bunun yanı sıra kan, tükürük gibi vücut sıvılarının diğer insanlara direkt olarak temas yolu ile yayılır. Öpücük hastalığının bir başka bulaşma yöntemi ise cinsel temas ve organ nakli yoludur. Bu virüsü taşıyan hasta olan biri ile temas halinde olunduğunda öksürük ve hapşırık yolu ile de bulaşma yaşanabilir. Öpücük hastalığına yakalanan birinin temas ettiği yiyecek, içecek, çatal, bıçak gibi maddeler ile de temas edilmemelidir.

Öpücük hastalığını taşıyan insanlar birçok belirti ile doktorlara başvuru yaparlar. Genel anlamda öpücük hastalığını taşıyan insanların taşıdığı belirtiler diğer hastalıklar ile parelik gösterir. Bu sebep ile direkt olarak tek bir belirti ile öpücük hastalığının tanısını konulmaz. Öpücük hastalığına tanı konulması için birçok farklı teste ve muayeneye ihtiyaç vardır.

EBV virüsü vücuda alındıktan sonra vücut bazı belirtiler gösterir. Fakat bu belirtiler hemen ortaya çıkmazlar. Belirtilerin ortaya çıkıp, insan vücudunu rahatsız edecek boyuta gelmesi için en az dört en fazla sekiz hafta gibi bir süreç geçmesi gerekir. Bu sürecin sonunda bu hastalık kendini belli edecek belirtiler gösterir. EBV virüsünün vücuda girmesi ile belirti gösterip gözlemlenmeye başladığı süreç arasında belli süreç vardır. Bu süreç dilimine kuluçka süresi adı verilir.

Hastalık genel anlamda yetişkinler ve gençlerde görülür. Fakat bazı durumlar da çocuk ve bebeklerde de görülebilir. Çocuklar da ve bebekler de görülen öpücük hastalığı genelde belirti göstermez. Bunun sonucunda da hiçbir tedaviye ihtiyaç duyulmadan iyileşirler. Bu hastalığa neden olan EBV virüsünün çocuklara bulaştığı zamanlarda sadece 100 çocuktan 10 tanesinde belirti gözlemlenir. Öpücük hastalığının en çok görüldüğü yaş gurubu 15-24 olarak görülür. Hastalık belirtileri genelde 1 ya da 2 ay sürebilir. Bu belirtiler aşamalar halinde gerçekleşir. İlk aşamada görülen belirtiler şu şekilde görülür;

Yukarıda sıralanan belirtiler ilk aşamada bu şekilde gözükürler. Bunun yanı sıra belirtiler hafif bir şekilde atlatılır. Bu belirtiler ise genelde bir ya da üç gün gibi kısa bir süre zarfını kapsar. Hastalığın bu süresinden sonra asıl belirtileri yaşanır. Bu süreç daha zorlu olan ikinci aşamadır. Öpücük hastalığının ikinci aşamasında ise belirtiler şu şekilde sıralanabilir.

Hastaneye bu hastalık ile gelen hastaların üçte birinde bademcik problemi oluşur. Hastaların bademciklerin de beyaza yakın bir zar oluşur. Bazı vakalar da ise karaciğer ve dalaklar da şişme gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu belirti ise ağır bir şekilde görülür. Karaciğer de büyüme yaşanır. Bunun nedeni ise hepatittir. Karaciğer de yaşanan olumsuz belirtiler ise fonksiyon testlerinde ortaya çıkar.

Öpücük hastalığındaki risk grupları 15-24 yaş arasındaki gençlerdir. Bunun yanı sıra kan gibi vücut sıvısı ile de bulaşma yaşanabilir. Hastane çalışanları birçok hastalık için en büyük ve ilk risk grubu olmuştur. Bu sebep ile de hastane de çalışan insanlar oldukça büyük bir risk oluşturlar. Bu durumda hastane de çalışan hemşireler, doktorlar, tıp stajyerleri ve hasta bakıcılar risk grubu içerisinde yer alırlar. Öpücük hastalığının vücuttaki en büyük düşmanı bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemini kötü etkileyen ilaçları kullanmak zorunda kalan hastalar da risk grubunda yer alır. Bunlar kemoterapi alan hastalar ve organ nakli yapılmış olduğu için ilaç kullanan insanlardır.

Kanser hastaları da her türlü hastalığa karşı büyük risk grubu içerisinde yer alırlar. Bunların yanında genel risk faktörü oluşturanlar ise günlük hayatta haddinden daha fazla insan grubu ile muhatap olmak zorunda kalanlardır. Bu gruba ise çalışanlar ve öğrenciler girmesi oldukça doğaldır. Öğrenciler okullarda hem diğer öğrenciler hem de öğretmenler ile görüşmek zorunda kalırlar. Bu da virüsün ve hastalığın bulaşması için zemin hazırlar.

Öpücük hastalığı genel anlamda çok ciddi sonuçlara yol açmaz. Nadiren olsa ölümcül sonuçları olabilir. Fakat bu olasılık oldukça düşük bir orandır. Örnek olarak %000,1 olarak bir oran verilebilir. Bunların dışında yine nadir durumlar olsa da bazı ikincil enfeksiyonlar gelişebilir. Bu ikincil enfeksiyonlara örnek olarak bademcik enfeksiyonu verilebilir. Bunun dışında sinüs adı verilen ve birçok insanın ortak problemi olan sinüs enfeksiyonları da gelişebilir. Bu hastalığı taşıyan EBV virüsünün bulaştığı insanlar da bazı farklı komplikasyonlar meydana gelebilir. Öpücük hastalığı sonucunda oluşabilecek komplikasyonlar arasındaki en yüksek ihtimali olan komplikasyonlar için verilecek örnekler şu şekilde sıralanabilir;

Öpücük hastalığı tedavisi için hastaların hastalığı geçirme seviyeleri, vücutlarına aldıkları virüsün seviyesi gibi değişkenlikler ile değişim gösterir. Hatalık için özel bir tedavi seçeneği tam anlamı ile bulunmaz. Bunun yanı sıra hastalığın bazı belirtilerini azaltmak için bazı yöntemler denenebilir. Örnek olarak yaşanan belirtiler boğaz ağrısı, şiddetli ateş ve bademcik şişmesi yaşanır. Bunu önlemek ya da etkilerini azaltmak için bazı ilaçlar reçete edilebilir. Bunun yanı sıra yaşanan ağrılar ve ateş için evde kendi yöntemleriniz ile bazı tedaviler uygulayabilirsiniz. Boğaz ağrısını azaltmak için ballı süt içmek buna güzel bir örnek olabilir. Genel anlamda yapılan tedavilerin doktor tarafında yapılması çok daha doğru ve uygun olacaktır.

Bunun ile beraber bazı hastalarda herhangi bir tedavi yapılmasına gerek bile kalmaz. Hastalar belirti göstermeye başladıkları andan itibaren bir ya da en fazla iki ay içerisinde iyileşme gösterirler. Bunun yanı sıra çoğu zaman hastalar EBV virüsünü kaptıklarının farkında bile olmazlar. Bu yüzden genel geçer durumda hastaneye başvurulmasına dahi gerek olmayan bir durumdur. Ev ortamında çoğu zaman virüsün bulaşmasının farkında dahi olmadan hastalar iyileşebilir.

Daha ciddi komplikasyonların olduğu durumlarda mevcuttur. Bu gibi ciddi olgularda ise enfeksiyon hastalıkları uzmanı, hematolog, kardiyolog, gastroenterolog veya nörologlar gibi uzman doktorlar ile görüşülmesi gerekir. Bu uzman doktorların uygun gördüğü tedavi şekli uygulanmaya başlar. Dalakta yaşanan bir problem ile ilgili ise ilgili alanın cerrahları hastaların tedavisini üstlenecektir.

Genel anlamda uygulanan tedaviler ise hastalık belirtilerini azaltmak ya da yok etmek için uygulanır. Bu tedavi türünün başka bir şekilde anlamda yapılması için daha ciddi komplikasyonlara ihtiyaç vardır. Hastanede ki doktorların önereceği ilaçların takibi yapılmalıdır. Bunun yanı sıra evde yapılacak birkaç basit yöntem ile de iyileşmek mümkündür. Örnek olarak kırgın ve yorgun olan bedeninizi bol bol dinlendirmeniz gerekir.

Bunun yanında yeme içme konusunda da dikkat etmelisiniz.  Oldukça sık bir biçimde c vitamini almanız işe yarayacaktır. Bunun yanı sıra tavuk suyuna çorba içerek de hem boğazınızı yumuşatmış hem de bolca vitamin almış olacaksınız. Bunlar sizi ev ortamında gayet iyi ve kısa bir süre zarfında ayağa kaldıracaktır.

İlginizi çekebilecek diğer yazılar: Hemofili Hastalığı Nedir?

 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Akaryakıt fiyatlarına ZAM

Vücudumuzda Protein Eksikliğinin Belirtileri Nelerdir?