Antalya Haberleri: YAYLALARI KORUYALIM

BU hafta yaşadığım yer dışında bir yere, Muğla’ya kısa bir iş seyahatim oldu. Konfor alanımızı terk edip farklı ve yeni insanlarla tanışmak ve  ortamlara girmek;  kendini, çevreni, yaşadığın yeri mukayese etmek, tartmak  için bulunmaz bir nimet olduğunu düşünürüm hep. Hep aynı alanda hamster faresi gibi dönüp durmanın zamanla körlük getirdiğine inanırım. ‘En iyi benim, en iyi bizde yada biz niye böyleyiz, var olanı beğenmeme düşünceleri hakim olabilir zamanla… Bunu aşmanın en iyi yolu yeni yerler ve yeni insanlar… 

KARABAĞLAR YAYLASI

Muğla denince aklıma gelenler, Bodrum, Kuşadası, Marmaris, Akyaka… şeklinde devam eden bir liste geliyor. Muğla merkezde ne var ne yok hiç bilmem bundan bir ay önce kırk üç yıllık ömrümde ilk defa gittim. İkinci gidişimde ise, Muğla’nın, yaylasına indim! ‘Yaylaya çıkılır demi(?) Muğla’da yaylaya iniliyor. Yanlış duymadınız yanlış yazmadım; evet iniliyor. Daha önce gidenleriniz; “ Aman, Yeliz daha yeni mi gittin, gördün” diyebilirsiniz. Evet, Karabağlar Yaylası’na ilk defa gittim. Meğer, 1993 yılında, Muğla Karabağları Geliştirme ve Güzelleştirme Derneği kurulmuş yıllar önce bu yaylayı ve kültürünü korumak için. Kuran ve düşünenler, ‘Çok yaşayın emi!’

BENZERİ YOK

Yaylanın hikâyesinde, Evliya Çelebi’nin 1671 yılında burayı gördüğü ve “Buranın Osmanlı ülkesinde bir benzeri yoktur. Ne Malatya’nın Aspuzu’su ne de Konya’nın Meram’ı ile karşılaştırılabilir” dediği yer alıyor. Onbir bin bağdan oluşan bu alana, Türklerin Anadolu’ya girmelerini izleyen yıllarda kuraklık nedeniyle hayvanları otlatmak için otlak aramaya başlayıp Karabağlar’ın kuzeyindeki Düzey denilen tepeye gelip yerleştikleri biliniyor. 

KAHVE KÜLTÜRÜ

Geçmişten bugüne kadar gelen 3,5-5 dönümlük araziler içine Muğla mimarisine uygun bağ evleri yapılmış ve bu evlere ‘Yurtta’ denilmiş. Cami, ezan, kahve, müzik, eğlence, bağ, bahçe, lokanta, su kuyuları, fırın, kasap, demirci hepsi bir arada. Bu arada, kahve deyip geçmeyelim; burada kahve, bir kültür taşıyıcısı, mirası durumunda devam ediyor. Yayla kahveleri, birer kültür, eğitim ve ticaret merkezine dönüşmüş ve hayatına öyle devam ediyor. Gastronomisine sahip çıkmış mekânlar sıra sıra ve ne levha kirliliği ne de tarihi yapıya uygunsuzluk var. Hepsi, doğal ve özenli.

ADIM BAŞI ANIT AĞAÇ

Beni en çok etkileyen ise 1000’e yakın anıt ağaç, 19 adet tescilli kahvehane, 40 adet tescilli konut bulunması ve çok şükür ki; 3. Derece Doğal Sit Alanı olarak koruma altında olması. Böyle yerleri görünce, ülkeme olan sevgim kat kat artıyor. Menteşe Belediyesi, Karabağ Yaylası’nın doğal yapısı, kesik ve irimleri kayıt altına alarak; buraların, tel örgü ve duvar yapılarak yok edilmesini önlemek amaçlı denetimler, kontroller yapıyor. 

MEKÂNIN SAHİBİ, YÖRÜKLER

Bu özel coğrafyanın sahibi, elbette Yörükler. Yörüklük tanımının güzelliklerine yeni güzellikler ekleyecek bir coğrafya burası. Ben hayran kaldım, sınırlı bir zamanda. Sahillerini, koylarını herkes sevebilir Muğla kardeş ama ben senin yaylana vuruldum. Elbette, burayı görünce kendime sorularım arttı. Antalya’nın yaylarına, Ormana’sına, Gökbük Köyü’ne olan ilgim bir kat daha arttı. Bizim meselemiz dağlarımız, yaylarımız olmalı. Yerel yönetimlere sesleniyorum, yaylarımızı korumaya yönelik gelecek on yıl, yirmi yıl planları yapalım. Kültürü korumak adına bilinçlenme yaratalım. Hazır doğaya ilgi bu kadar artmışken, tanıtımda algıyı ‘sürdürülebilir yaşayan kültür ve doğa’ üzerine kuralım. 

Sevgiyle Kalın.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

Dolar güne yükselişle başladı

Nidazol Şurup Ne İşe Yarar? Nidazol Şurup Nasıl Kullanılır?