Tüm Bel Sen Antalya Şubesi Başkanı İlhan Karakurt, yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), eylül ayı enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre tüketici enflasyonu aylık yüzde 3,08 yıllık ise yüzde 83,45 arttı.
TÜİK YALAN SÖYLEMEYE DEVAM EDİYOR!
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Tüketici Fiyat Endeksinin (TÜFE) eylül ayında yüzde 5,30 arttığını, yıllık yüzde 186,27, yılın başından itibaren ise yüzde 101,63 olarak gerçekleştiğini açıkladı.
ENAG raporuna göre en fazla aylık azalış yüzde 1,60 ile ulaştırmada gerçekleşti, en fazla yükseliş ise yüzde 26,05 ile sağlık kaleminde gerçekleşti.
Tüketici enflasyonunda ulaşım ve gıda enflasyonu zirvedeki yerini korudu. Yüzde 117,66 ile ulaşım enflasyonu ilk sırada yer alırken gıda enflasyonu ise yüzde 93,05 ile ikinci sırada yer aldı. Alt gelir grupları için gıda ve ulaşım gider kalemlerinin önemli bir kısmını oluşturuyor.
Üretici enflasyonundaki tablo da kararmaya devam etti. Eylül ayında üreticinin kullandığı elektrik ve doğalgaza yapılan yüzde 50 zam enflasyonu etkiledi. Üreticinin elektrik, gaz ve buhar maliyeti TÜİK’e göre eylülde aylık yüzde 16,76 yıllık ise yüzde 416,58 oldu.
ELEKTRİK ÇARPTI
Tüketici enflasyonunda madde sepetini açıklamayan TÜİK’in verilerine kimse güvenmiyor. Tüketici enflasyonunun daha yüksek olabileceğine işaret olarak, üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark dikkat çekicidir. Makas açılıyor. Üretici maliyeti mi göğüslüyor? TÜİK’in madde sepetini açıklamaması ilan edilen rakamlara güvensizliği artırıyor.
MAKAS AÇILIYOR, HALK KESİLİYOR
Tüketici fiyatlarıyla üretici fiyatları arasındaki tarihsel fark büyüyor. Ancak bu fark tüketici fiyatlara yansımıyor. Sanki bu şirketler aylardır bu fiyatları yansıtmadan maliyetlere kendileri katlanıyorlarmış ve hayrına iş yapıyorlarmış gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu anlamak mümkün değil. Bir yandan da beklentilerin altında gelen bir rakam açıkladı TÜİK. Madde fiyatlarını da görülmedi için karşılaştırma yapmak da mümkün olmuyor. Enerji fiyatlarında artış yansımamış gibi görünüyor.
GIDA ENFLASYONU MUTFAĞI YAKIYOR
Gıda fiyatları çok daha yüksekken TÜİK rakamları bunun altında kaldı. Eylül aylarında yüksek enflasyonla karşı karşıyayız. Tarihsel olarak baktığımızda 2020 Eylül ayında aylık yüzde 0,66 değişim gösteren gıda enflasyonu 2021’de yüzde 0,50 değişim göstermiş. Bu yılın eylül ayına baktığımızda ise yüzde 1,97’lik bir değişim görüyoruz.
BUNDAN KÖTÜSÜ 2. DÜNYA SAVAŞI’NDA YAŞANDI
Enflasyon yüksek olması kötü bir şey ama enflasyonun hangi hızda arttığı da önemli. Ani bir şekilde geldiğinde tüketici uyum sağlamakta zorlanıyor. Sürpriz şekilde gelen enflasyonlar alım gücünü hızla düşürüyor ve etkileri daha derin oluyor. Enflasyonla mücadele etmek için öncelikle mücadele etmeyi istemek enflasyonu düşürmeyi istemek lazım. Enflasyonu önceleyen bir politika yok. İlk yapılması gereken şey enflasyonla mücadele konusunda ciddi samimi, bir program ortaya koymak gerekir.
99 yıllık Cumhuriyet tarihinin en apansız enflasyonu 2. Dünya Savaş’ında yaşanmıştı. Rekoru kırmak “epistemolojik heterodoks nöro ekonomi modeline kısmet oldu. Enflasyonun bundan daha hızlı arttığı tek dönemin 2. Dünya Savaşı dönemi oldu. Ayrıca Kıbrıs enflasyonunda da tüketici enflasyonunun yüzde 120’ye dayanması dikkat çekicidir. Emekçi ezilmeye mahkûm: Market enflasyonu yüzde 200’e dayandı.
ENFLASYON SARAY DA BAŞKA, SOKAKTA BAŞKA!
Cumhurbaşkanın Özel uçağından görüldüğü gibi değil Türkiye. Enflasyon mızrağı mutfağa sığmıyor. Okula giden çocuğunun beslenme çantasına bayat simit koyan anne-baba gerçeği karşısında, Sarayın günlük harcamasının 10 milyon olması manidardır. Halkın yakasından hiç düşmeyen enflasyon saraya hiç uğramıyor.
TÜRKİYE BUNU HAK ETMİYOR!
Emekçi ezilmeye mahkûm eden bu politikanın siyasal sonuçları elbette olacaktır. Bu yangın sadece emekçi halkı değil, sahiplerini de yakacak. Bu Halk bunu hak etmiyor. Meclisin açılması ile birlikte başlayacak olan bütçe görüşmeleri işçiler ve emekçi Halk için bir meydan muharebesi olacaktır. Bu kış sıcak geçecek!”
Yorumlar
Loading…