Yaşam şehri

Gidiş o gidiş, eğitim, çalışma falan derken İstanbul mesken oldu, evim ise özlem. Evet özlemdi özlem olmasına ama, İstanbul’un büyüleyici cazibesi de kendine çekti yıllarca beni. Eğitim, iş, ekmek, aş, tarih, kültür, eğlence, kısacası yaşam vardı İstanbul’da.

Gençtim, Antalya’ya tatillerde gelirdim ancak. Lakin ne yalan söyleyeyim şehir güzeldi güzel olmasına ama ne iş ne de  sosyal/kültürel  hayat çok da hareketli değildi, çeşitlilik yoktu, imkanları azdı. Sıkılırdım 2 günde şehirden, kaçardım yine Antalya’dan.

Yerleşmeyi hiç düşünmezdim, İstanbul’du hep hayallerim,  düşüncelerim. Emekliler şehri gibi gelirdi o vakitler bana Antalya, kalmak/yerleşmek istemezdim.

Oysa değişim kaçınılmaz. Yaşayan bir şehir olarak İstanbul’da bundan nasibini almıştı. Dışarıdan aldığı sayısız göç, insan kalabalığı, yeni yeni ortaya çıkan semtler, beraberinde gelen gerginlikler..

Hoşgörü ve çeşitlilik içindeki, buram buram kültür ve medeniyet kokan şehir siluetini değiştirmeye başlamıştı. Sadece silueti mi? Onunla birlikte, psikolojisi bile değişmişti sanki. Kimbilir, belki ben değişmiştim.

Tanıdığım, bildiğim yer; her geçen gün bildik olmaktan çıkmakta, farklı bir şehre doğru dönüşmekteydi.

Topladık tası tarağı ve Antalya’ da aldık soluğu. Güzel şehir Antalya. Küsmemişti bana. Bir uçtan bir uca yine tarih, doğa ve güzel iklimi ile kucakladı bizi. Burası da değişimden nasibini almış, değişmiş gelişmiş ve kendini yenilemişti. Her yerinden bir canlılık ve yaşam fışkırıyordu.

İş, ekmek, aş, sinemalar, gösteriler, konferanslar, müzik.. Kısacası aradığınız her şeye ulaşabildiğiniz bir şehre dönüşmüştü. Hem de öyle çok mesafeler kat etmeden, yormadan, yorulmadan. Burası da göç almıştı tabi ki, büyüyordu şehir. Ancak, ne İstanbul’un siluetini bozan gökdelenler, ne de İstanbul kadar insan kalabalığı ve o kadar betonlaşma vardı. Halen de öyle.

Şimdi, ara ara İstanbul’a yolum düştüğünde, kısa süreli kalıp kaçmayı tercih ediyorum kendi şehrime, Antalya’ya. Aradığım her şeyi buluyorum bu şehirde ve insanında.

İstanbul’ mu? Uzaklarda kalmış ve unutulmayan eski bir sevgili. Hüzünle bakıyorum aklıma  geldikçe fotoğraflara. Arada bir özlem duyuyorum, bir yerlerde içim de sızlıyor tabi. Her şeye rağmen direniyor İstanbul tüm güzelliğiyle ve çok iyi anlıyorum eski sevgiliyi.

Bugün Antalya’nın, şehrimizin heyecanı, güzelliği olan festival kortejle birlikte başlıyor. 59.Antalya Altın Portakal Film Festivali. Güzel, nitelikli, şenlikli ve herkes için keyifli geçsin dilerim.

Sembol Venüs heykelimiz de bir dönem yaşadığı  kara siluetinden kurtuldu artık biliyorsunuz. Ben varım diyor ve  ışıl ışıl parlıyor şehrin dört bir yanında.

Tıpkı Antalya gibi..

 

 

 

 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Loading…

0

TAMAMEN YENİLENDİ

İlk kutlama ailesinden

Antalya Haberleri: İlk kutlama ailesinden